Konuşurken takılma ve kelimeleri çıkaramama nedenlerini, konuşmada akıcılık bozuklukları başlığı altında değerlendirebiliriz. O halde, akıcılık bozukluklarının ne olduğunu, nedenlerini, sonuçlarını ve tedavisini mercek altına alalım: akıcılık bozuklukları, hızlı – bozuk konuşma ve kekemelik olmak üzere ikiye ayrılır. Kekemelik, konuşma sırasında ses ve hecelerin tekrarlanması, uzatılması veya blokların yaşanması şeklinde kendini gösteren akıcılık bozukluğudur.
Hızlı – bozuk konuşma ise bir diğer akıcılık bozukluğudur. Kekemelikten farklı bir bozukluk olan hızlı – bozuk konuşma bozukluğunda konuşmalar aşırı düzeyde hızlıdır. Ayrıca, konuşmalar düzensiz ve genellikle konuyla alakasız sözcük ve ifadeler içerir. Kekemelikle birlikte de görülebilir. Şimdi, konuşurken takılma ve kelimeleri çıkaramama nedenlerine mercek tutalım.
Kekemelik ve Hızlı – Bozuk Konuşma Sebepleri
Konuşurken takılma ve kelimeleri çıkaramamaya neden olan, kekemelik ve hızlı – bozuk konuşma gibi akıcılık bozuklukları; genetik, dilsel, nörolojik, motor ve çevresel faktörlerin etkisiyle gelişen nörogelişimsel temelli bozukluktur. Konuşurken takılma ve kelimeleri çıkaramama durumu her bireyde, farklı faktörlerin çeşitli kombinasyonlarının, farklı seviyelerde mevcut olmasıyla birlikte kendini gösterebilir. Söz konusu faktörleri daha yakından incelemek gerekirse:
- Genetik
Akıcılık bozukluğu bulunan kişilerin birçoğunun yakın ya da uzak akrabalarında da konuşurken takılma, kelimeleri çıkaramama, kekemelik ve hızlı – bozuk konuşma gibi akıcılık bozuklukları görülebilir. Nitekim, ikiz ve genom araştırmaları de genetik yatkınlığı destekler durumdadır.
- Nörolojik
Özellikle kekeleyen kişilerin beyin yapıları üzerine gerçekleştirilen nörogörüntüleme çalışmaları, beyin yapı ve işleyişinde çeşitli farklılıklar olduğunu kanıtlamaktadır.
- Motor
Akıcılık bozukluğu bulunan kişilerin özellikle konuşma organlarının motor planlamasına dair çeşitli zorluklar yaşadıkları bilinen bir gerçektir. Buna ilaveten, kekemelik bozukluğu bulunan kişilerin duyusal motor kontrol ve koordinasyon gerektiren hallerde, akıcılık bozukluğu bulunmayan kişilere kıyasla daha fazla güçlük yaşadığı da bilinmektedir.
- Bilişsel
Akıcılık bozukluğu bulunan kişiler, dikkat, planlama, bir görevi sürdürme, esneklik vb. bilişsel işlevlerin yerine getirilmesine zorluk yaşayabilir. Konuşurken takılan ve kelimeleri çıkarmakta güçlük çeken kişilerin algı, dikkat ve çalışma belleği problemleri yaşadığını kanıtlayan çalışmalar, yine aynı kişilerde üst düzey bilişsel işlevlerden biri olan yönetici işlevlerde de çeşitli problemler olduğuna işaret etmektedir.
- Dilsel
Akıcılık bozukluklarından biri olan gelişimsel kekemeliğin geliştiği dönem, çocukların dil gelişiminin yoğunlaştığı ve hızlandığı dönemdir. Bu ilişki, kekemeliğin dil planlama ve üretime dair zorlun nedeniyle olduğuna da işaret etmektedir.
- Duygusal Faktörler ve Mizaç
Akıcılık bozuklukları yaşayan ve yaşamayan kişilerin karşılaştırılmasına dayanan çalışmalar neticesinde; akıcılık bozukluğu yaşayan çocukların duygusal açıdan tepkisel ve hassas çocuklar olduğu, ayrıca negatif duyguların baskın ve duygu kontrolünün zayıf olduğu ve yine esneklik seviyelerinde de beklenenden daha geride olduğu belirlenmiştir.
Akıcılık Bozuklukları Nasıl Tedavi Edilir, Terapi Süreci Nasıl İlerler?
Konuşurken takılma ve kelimeleri çıkaramama nedenlerini açıkladıktan sonra, akıcılık bozuklukları tedavisini; erkek çocukluk dönemi, okul çağı ve yetişkinlik dönemi olmak üzere üç başlık altında ifade edelim:
Erken Çocukluk Dönemi
Akıcılık bozukluğuna yönelik erken çocukluk dönemi terapileri şekillendirilirken, çocuğun ve ailenin bireysel gereksinimleri dikkate alınır. Erken çocukluk dönemindeki akıcılık bozukluğuna ilişkin kapsamlı terapi yaklaşımları, gerek çocuk merkezli gerekse ebeveyn merkezli stratejilerin bir arada kullanılmasını temel alır. Terapilerin temel amacı, çocuğun akıcılık bozukluğunu yönetebilmesi ve akıcılık bozukluğuna yönelik olumsuz duygusal tepkiler geliştirmemesidir.
Erken çocukluk dönemi terapilerinde ebeveynlerin terapi sürecine katılımı sağlanır. Bu sayede, çocuğun akıcılığını iyileştirmeye yönelik destekleyici ve besleyici bir ortam oluşturulur. Ayrıca, çocukla etkili ve dinamik iletişim kurma, okul ve öğretmen ile iş birliğinde bulunma gibi destekleyici çalışmalar da yapılır. Akıcılık bozukluğu bulunan çocuklara yönelik terapilerde direkt ve dolaylı terapi metotlarının gereksinime yönelik kullanılması ve çocuğun ebeveyninin terapi sürecine dahil edilmesi, çalışmalardan beklenen yararın elde edilmesi adına önemlidir.
Okul Çağı
Okul çağı akıcılık terapileri ile bireyin konuşma üretiminin iyileştirilmesi, dil gelişiminin desteklenmesi, sosyal açıdan karşılaştığı güçlükleri yönetme becerisi, bozukluğu sebebiyle yaşadığı duygusal sorunlarla baş etme yeteneği kazanması amaçlanır. Ayrıca, kekemelik durumunda kişinin kendi konuşması üzerinde kontrol sağlama becerisi geliştirmesi de amaçlanır. Okul çağı akıcılık bozukluklarına ilişkin terapilerin yalnızca akıcılık bozukluğu bulunan kişi odağında gerçekleştirilmemesi; bu sürece ebeveynlerin ve kardeşlerin de dahil edilmesi önemlidir.
Yetişkinlik Dönemi
Yetişkinlik dönemi akıcılık bozukluğuna yönelik terapi ve müdahale planlaması yapılırken kişiye özgü bir yaklaşım benimsenir; bireyin yaşı, bireysel özellikleri, akıcılık bozukluğu özellikleri ve iletişimsel amaçlar dikkate alınır. Yetişkinlik dönemi terapilerinde çoğunlukla; konuşma akıcılığının artırılarak, özellikle konuşurken takılma beklenen anlarda öğretilen teknikler sayesinde konuşma üzerinde kontrol becerisi elde edilmesi amaçlanır.